Ana içeriğe atla

ÇINAR AĞAÇLARI

Okula yedekten girmiştim. Yedek 2 filandı galiba.
Ulu çınar ağaçlarından birine, soldakine, asılmıştı liste. Bahariye İlkokulu'nun dizleri paralayan beton bahçesinden sonra, rüzgarda çıtırdayan çınarların ve düzenli çiçek tarhlarının uzandığı ön bahçe gözüme çok güzel görünmüştü. Sıcak yaz gününde, bahçe ferahlatıcıydı. Listenin önünde sevinenler, üzülenler; ben bilememiştim sevinsem mi, üzülsem mi? 
Yedek 2 bu okula herhalde gideceğim anlamına geliyordu çünkü eve çok yakındı ve bedavaydı. Okulun girişini sevmiştim ama okula gidişi sevmemiştim; macerası yoktu hiç. İki adım ötesi evdi; oysa İtalyan Lisesi ya da Avusturya Lisesi'ne gitmek ne güzel olacaktı. Servis var mıydı o zamanlar? 
Sonra çınarlar kesildi, çiçek tarhları yok oldu; Bahariye İlkokulu gibi betona kesti her yer. Devlet mimarlarının ve ucuzcu müteahhitlerin elinden çıkan döküşük bir bina 'okulumuz' oldu.
St. Joseph'in önünden geçerken hala imrenerek bakarım girişine. 
Onların çınarları yerinde duruyor; bizimkiler neden orada değil?

Yorumlar

Gulnur Muradoglu dedi ki…
Bak ben hic hatirlamiyorum okulu kazandigimi nasil ogrendigimi. Tek hatirladigim bu durum evde bir sevinc halesi yaratmis, o kadar ki gayet cimri olan kardesim Salih kendi parasina kiyip gidip bakkaldan bir sise kola almis ve oylece kutlamistik.

Okulun girisi benim de hala hatirimda. Cok guzeldi. Eski binanin icinden gecerken yurudukce girc girc diye ses cikardi.
Gulnur Muradoglu dedi ki…
Servis yoktu. Zaten kopru de yoktu. Vapurla karsiya gecilirdi. Beni o okullarin sinavina o yuzden sokmamislardi. Kiz kucuk karsiya gecip gelemez diye.