Ana içeriğe atla

Briç akşamları

Maarif'teki yatılı hayatının zevki büyük sınıflara geçtikçe daha çok çıkmaya başlardı. Öncelikle 4. sınıfa geçtikten sonra akşamüstü dersler bittikten sonra 1. etüd saatine kadar okuldan dışarıya çıkabilirdik. Hafta sonu izinli çıkmak da mümkündü (3. sınıfa kadar anne baba ya da bir akrabanın gelip alması koşuluyla izin verilirdi)

Son sınıfa geçtiğimde etüdlerde başımızda durup ders çalışmamıza göz kulak olan etüd abileriyle (diğer adı sürveyan) samimi olmuştum. Çoğu üniversite 1 ya da 2. sınıfa gidiyorlardı. Etüd abiliği yapıyor ve bunun karşılığında iki üç kişilik bir odada kalabiliyorlardı. Tabii ki hafta içinde görevliydiler yalnızca.

Sanırım lise 2. sınıfa geçtiğim yaz bir ara hastalanmıştım. O sırada bize misafir olan halamın kocası sıkılmayayım diye bana hasta yatağımda briç oynamayı öğretmişti. Bu zamanla gelişti ve bir yıl içinde yazları günde 5-6 saat briç oynayan ve ustalığa doğru yavaş yavaş adım atan bir oyuncu olmuştum. Etüd abilerimizden ikisi briç meraklısıydı. Benim de oynadığımı görünce Pazar akşamüstleri düzenli oynadıkları briç partilerine davet etmeye başladılar. Karenin dördüncüsü ilginç bir isimdi: Atagün hoca. Her hafta sonu bir nöbetçi öğretmen olurdu daimi yatılılara gözkulak olmak için. Atagün hoca briç sevgisi nedeniyle hemen hemen her Cumartesi nöbetçi olur ve bu güzel briç karesi kurulurdu. Sanıyorum briç tekniğime epeyce katkısı olmuştur bu Cumartesi partilerinin. Atagün hocayla briç partileri tahmin edeceğiniz gibi son derece eğlenceli geçerdi. Hatırladığım kadarıyla da çok iyi bir oyuncuydu.

Bu iki etüd abisi son derece kafa dengiydiler. Daha sonra birisiyle sık sık Benzetim Kongreleri'nde karşılaşacaktık (Kerim Tümay daha sonraları ProModel adlı benzetim araçları firmasında Başkan Yardımcılığı'na kadar çıkacak son derece zeki bir öğrenciydi. Arizona Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği okudu). Diğerinin adını şu anda anımsamıyorum.

Samimiyetimiz arttıkça briç akşamları dışında Cuma akşamları da beni odalarına davet etmeye başladılar (Üç kişi olduğumuz için 3-5-8 oynardık). Müzik zevkleri iyiydi, o sıralar Andrew Lloyd Webber-Tim Rice ikilisinin sevilen müzikali Jesus Christ Superstar dinlediklerini anımsıyorum. Ben de çok beğendiğim için müzikalin bütün şarkılarını ezberlemiştim. Rock müziğine girişim biraz Cuma akşamlarında dinlenilen müzik, biraz da dayımın benden yaşça büyük oğullarının bize misafirliğe geldiklerinde dinledikleri Pink Floyd, The Who, Genesis gibi grupların müziği sayesinde olmuştur.

Bizden sonra bu sürveyanlık devam etti mi bilmem, ama bende güzel anıları kalmıştır.

Yorumlar